Sait Özdinç

1966 yılında Hakkari’de doğdu. ilk orta ve lise eğitimini Hakkari, İlk üniversite eğitimini Sivas Cumhuriyet Üniversitesi (1987), 2. üniversite eğitimini ise Lefke Avrupa Üniversitesi Mimarlık Fakültesi‘nde (2010) tamamladı.

Sait Özdinç Kimdir?
 
Karakalem resimler, müzik, kardan heykeller, amatörce;(makro, doğa, ışık- gölge ve yer yer minimalist)  fotoğraf, birkaç şiir denemesi gibi birçok yönüne kısa kısa değinerek ama  genelde mimar kimliği üzerine  bir biyografi.
 
 
1966 yılında Hakkari’de doğdu. İlk orta ve lise eğitimini Hakkari, İlk üniversite eğitimini Sivas Cumhuriyet Üniversitesi (1987) 2. üniversite eğitimini ise Lefke Avrupa Üniversitesi Mimarlık Fakültesi‘nde (2010) tamamladı.
 
Lise eğitimini Ticaret Meslek Lisesinde tamamladıktan sonra Ticaret Meslek Lisesi mezunu biri olarak ilk çıkışını yapıp lise eğitimiyle  tezat  olan inşaat bölümüne girdi ve 1987`de Cumhuriyet Üniversitesi Sivas Meslek Yüksekokulu İnşaat Bölümünden mezun oldu.
  
Cumhuriyet Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu İnşaat bölümünden mezun olduğu 1987 yılını takiben  1988 yılında Hakkari de faaliyet alanını müteahhitlik olarak belirlemiş ve Mimarlık  ve Mühendislik hizmetlerinde o dönem pek te aktif olmayan Hakkari'nin ilk mühendislik  ofisi ÇETİN MÜHENDİSLİK OFİSİ`nin Mimarlık ve Mühendislik proje hizmetlerinde yeniden aktif hale gelmesinin ilk adımları atarak meslek hayatına başlamış;  tasarım, proje ve uygulama alanında çalışarak deneyim edinmiştir. 
 
Başlayan her yeni projenin bir sonraki projeyi zenginleştiren faktör olduğunu, çalışma yaşamının ana felsefesi olarak benimsemiş, öğrenen tarafını açık tutarak her öğrenilen yeni bilginin  yeni bilgiler ve deneyimlerin kapısını araladığı bilinciyle öğrenmeye ve  üretmeye hâlâ devam etmektedir.
 
Yaratıcılığı, çevremizi ve yaşamı keşfetmenin beslediğine inanan  tasarımcı  mimar, kendi sınırlarını aramaya ve zamanın kumlarında bıraktığımız izler ile anılacağının farkında olarak meslek yaşamına sürdürmektedir.
 
Günün koşulları ve yapılaşmadaki talep yoğunluğunda Yüksekova Şubesi`nin açılması ihtiyacı sonucu  şube yöneticisi olarak Yüksekova'da ve  Hakkari merkezi, civar il ve ilçeler için hazırlanan projelerinin Mimari tasarımları ve projelendirmesinin tasarım mesulü konumunda  çalışmayı sürdürdü.
 
1988- 1989 Yıllarında Hakkari merkez ve 1990-1995 yıllarında Yüksekova şube yöneticisi olarak 300 den fazla özel binanın mimari tasarımını ve mimari çözümlerini şekillendirerek bu binaların  tasarımcısı kimliği ile kendi alanında adından bahsettirmeye başlamış bilinen bir sima olarak bölgesinde tercih edilen bir tasarımcı durumuna geldi.
 
1995 - 1997 yıları arası askerlik görevini tamamlayarak mesleğine kaldığı yerden devam etmek üzere 1998 yılında Yüksekova ilçesinde  faaliyet gösteren DOZ İNŞAAT firmasında ilçede ve es zamanlı olarak  Hakkari merkezinde ÇETİN MÜHENDİSLİK OFİSİ nde faaliyetlerini her iki ofisin Mimari sorumlusu olarak 2000 yılına kadar sürdürmüştür. Bu süre içinde 200 den fazla özel binanın daha mimari projelerini  hayata geçirmiştir. 
 
Genel olarak; mekanın hayata katacağı yenilikler üzerine temel tasarım prensiplerini kurguladığı, kendi tasarladığı, çizdiği mimari eserlerinin resmi anlamda mimarı olamayışı  yıllarca bir eksik olarak karşısına çıkmış ve 2004 yılında radikal bir karar vererek kendi çizgilerini kendi imzası ile resmileştirme  fikrini hayata geçirmeye karar vermiştir.
 
2004- 2005 eğitim yılında 38 yaşında, evli ve iki çocuk babası iken mimarlık fakültesine kayıt yaptırmış  Eğitim dili İngilizce olan LEFKE AVRUPA ÜNİVERSİTESİ (EUROPEN UNIVERSTY OF LEFKE)  Mimarlık fakültesinde Mimarlık eğitimine başlamıştır.
             
2004-2005 Yılında Mimarlık Fakültesi birinci sınıfı başarı ile bitirdikten sonraki   2 yıl  bazı yoğunlukları  ve kimi badirelerden dolayı ara verdiği  Mimarlık eğitimine 2008 yılında geri dönüp 2010 yılında Mimarlık lisans eğitimini, fakültenin ilk 3 başarılı mezunlarından  biri olarak  2010 yılında tamamladı.
 
Artık mimar olarak mesleğinde daha güçlü olacağı yeni bir süreç başlamıştı.
 
Meslek hayatının kendi İmzası ile vücuda gelmiş ilk binası  ne tesadüftür ki  Hakkari için bir ilk olan, modern çizgilere sahip   CAM BİNA, veya HAKKARİ`NİN İKİZ KULELERİ olarak kendinden bahsettiren ve  bu dizideki  kişiler içinde Sait ÖZDİNÇ isminin var olmasının nedenlerinden biri olan önemli  yapısı olacaktır.
   
Mimarlık konusunda bir  farkındalık yaratma isteğinin hep diri kalmış olması adına önemli olan bu yapı, aynı zamanda yoksul unutulmuş bir coğrafyada da bazı standartların yakalanabileceğinin bir örneğidir. Hakkari de o güne kadarki;  işlev, form ve geometrilerin dışında bir yapı daha yapımın ilk aşamasında farkını ortaya koymuş adından çok bahsettireceğinin kopyalarını vermişti ve  yapımı 2010 yılında Sait Özdinç in mezuniyeti ile birlikte tamamlandı.
 
CAM BİNA hala kentin her kesimi tarafından bilinen, sembol, kimlik sahibi yapısı olmasını o yapıdaki çizgi, üslup,  form ve işlev bütünlüğü ile  daha da uzun süre devam ettireceğini  göstermektedir.
       
Hakkari Şehirlerarası Otobüs Terminal  binasında da aykırı çizgisinin  o yapıya da  dahil olduğu hissedilir. Otobüs  terminal binası Kentte bilinen yapı tarzının çok dışında güneş panelleri ile  kısmen de olsa  ekolojik,  sürdürülebilir mimarlık dertleri barındıran bölge için örnek bir projedir ve Sait ÖZDİNÇ ismi bu projede ki mimar ekibin içinde yer almıştır. Yüksek  tavanlı  anıtsal  sütunlar üzerinde yükselen, dağların kenti Hakkari coğrafyası ile barışık  keskin hatlara sahip  bu modern yapı ile  kentte  farklı bir mimari eserin oluşmasında emeği görülmektedir.
        
Hakkari'de  mimarı olmaktan keyif aldığı projelerinden biride kendi ikamet ettiği evidir. Hakkari kent merkezinde birçok ticari ve konut yapısının mimarı olarak  hayatın içinde olmaya  devam etmektedir.
 
Bu gün için, Hakkari merkez ve ilçeleri ile civar iller (Van, Şırnak ) ayrıca  Antalya, İstanbul, Burdur gibi ülke içinde ki kimi projelerin mimari olmasının yanında,  Kıbrıs, Kazakistan,Kırgızistan, gibi yurtdışında da mimari proje deneyimleri vardır. 
 
 Mütevazilik, sosyal ilişkilere verdiği önem, yenilenme (günceli yakalama), kendisiyle bir şekilde paylaşımı olanlarla, eğitici paylaşımcı olması nedeniyle genç meslektaşlarına  bildiklerini aktarırken aslında öğretirken  öğrenildiğinin bilincinde, öğrenen tarafını açık tutarak günün koşullarında güncel olana duyarlı,  değişime ve aynı zamanda gelişime açık olması onu farklı kılan belirgin özellikleridir.
                 
Kendi şehrine olan duyarlılığını imkanlar çerçevesinde yapılarına yansıtma kaygısında çalışmış ve şehre kentsel anlamda katkısı olan projelerde mimar olarak bulunmuştur.  Hakkari Üniversitesi`nin kuruluş aşamasındaki çalışmalara dahil olmuş, Hakkari Belediyesi için her dönemde yapılan bir çok çalışma için  fikir ve emek olarak katkısı vardır.
         
2016 yılı başlarında yönetimdeki  hükümetin Hakkakinin il statüsünden düşürülüp ilçeye dönüştürülmesi kararına karşı yürütülmüş olan Hakkari İl Kalsın kampanyasını yürüten komisyonda  da Mimarlar Odası İl Temsilcisi ve bir Hakkarili olarak bulunmuş, bu kararın geri alınmasına yönelik çalışmalarında da katkısı  görülmüştür.  
                 
Halen Mimarlar Odası İl Temsilciliği görevini sürdüren birisi için o şehirde aykırı  çizgilere sahip herhangi bir bina için ortaya atılacak ilk cümle ''bu olsa olsa Sait ÖZDİNÇ işidir'' şeklinde ortaya çıkıyorsa  bunun anlamı kendine  özgü olmayı başarmış olmaktır.        
 
 
Kardeşi Özdinç`i şu şekilde anlatıyor;
 
Sülalenin son kuşağının en büyük erkeği olarak hayata başladığından beridir herkes için “Abi” oldu ister istemez.
 
Kendi seçimi olsa yine en büyük erkek olarak başlar mıydı bilinmez ama “Abiliği üzerine yapışıp kalırdı yine de. Her kesin “Abi”si ama ne yazık ki kendisi “Abi”siz devam etmek zorunda kaldı pek çok işte. İlkleri yaşamak zorunda kalmalar v.s. Üniversiteye başladığı zaman onu yönlendirecek  biri yoktu mesela.Hak ettiği mimarlık diplomasını almasının azıcık gecikmesinin nedenlerinden en önemlisi budur bence.
 
Uzunca bir süre sabahın ilk ışıklarına kadar elinde rapido kalem, önündeki parşömenlere projelerini gözleri kan toplayana kadar çizdi.
 
Çizdiği yapıların her zaman pek çok kısıtları oluyordu.  Ya arazi yamuk yumuk oluyordu ya da yandaki binanın gereğinden fazla uzamış balkonu ve ya imar planının ta kendisi gibi şeylerle boğuşmak zorunda kalıyordu. Kendi isteklerini binalara yansıtamadığı içindir herhalde habire geceleri harika kara kalem resimler çizip duruyordu.
 
Bu onun serbest alanıydı sanırım. Kendi evini çizmeye başladığında serbest düşünmenin keyfini kısmen yaşamıştı, çünkü azıcık da olsa serbestti.
 
Sonrasında yaşanan pek çok badirenin sonunda, aslında yıllar yıllar önce duvarına asmış olması gereken mimarlık diplomasını alarak, hocalarından öğrendiklerini de eklediğinde artık bambaşka bir bakış açısı oluşmuştu. Diploma da diploma hani… Üniversitenin şeref listesinden mezun olunarak ilişiğinde Onur belgesi ile  alınmış bir Mimarlık diploması.
 
Hakkari’de yaşayan 40 yaş üstü herkesin toprak damlı bir evde doğduğunu da göz önünde bulundurursak, hemşerileri için pek çok harika bina inşa eden bu “Abi”yi pek çok kişi ise CAM BİNA ile tanıdı. O çok sevdiği işini şehre yansıttığı en önemli yapı olarak bilinir. Hâlbuki şehrin girişinde bulunan otogara biraz daha dikkatli baktığınızda o görkemli aykırı yapıda da çizgilerinden izler görürsünüz. 
 
Dağların kentine yakışır şekilde çatısı tavanı duvarı bambaşka bir yapı ve   İşte o büyük bir imzadır. Bugüne kadar şehirde yüzlerce binanın projesini yapması  başkalarını da ister istemez etkilemiştir. Mimari ile ilgileniyorsanız bunu da gözlemleyebilirsiniz aslında. Mesela ilk projesi olan  ve sadece bir dükkan olarak tabir edilebilecek 40 m2 lik tek göz bir işyerinin  üzerine bir yaşam alanını yerleştirmesi onu gaza  getirmiş olmalı ki en son yapıp bitirdiği binalardan birinde yine bir dükkan olarak kabul edilebilecek olan Ekremoğulları Apartmanında (Peoples Caffe) tek iş yerinin üzerine tam 30 tane ev yerleştirdi ve hâlihazırda o evlerde yaşayanlar kimin onlar için bu evi dizayn ettiğini bilmeden o evlerin keyfini çıkarmaya devam ediyor. Üstelik o projeyi yaparken bir yandan da oğulları ile karşılıklı bağlama çalmayı, minik kızı Mira Su ile uçuca (Mira dilinde uçurtma ) uçurmayı da ihmal etmedi.
 
Çizdiği resimler ve çaldığı bağlamayı ondan çalıp boynuz kulağı geçermiş dedirtecek kadar bağlamayla uğraşmış olsam bile aslında çalmayı en çok sevdiğim şey ki bunu hiç tek başıma yapmazdım (Birçok arkadaş bu durumu dört gözle beklerdik)  aldığı ilk arabasıydı. Galiba o da arabayı alıp arkadaşlarla pikniğe filan gideceğimizi bildiğinden anahtarı hep görünür yerlerde tutardı.
 
Abi dediğin de öyle yapmalı. Ama hani yanında azcık harçlık bıraksa deme yüzsüzlüğünü yapmayacağım çünkü o işi de gayet başarılı bir biçimde yapardı.  
Bence onu en iyi tarif eden yapıları Cam bina,  Otogar veya kendi evi değil. En büyük yapısı tasarlamaya, çizmeye başladığı yapının içinde yaşayacak  insanlar nasıl rahat eder,  bu mutfakta yemek pişiren kadın hangi manzarayı izlemeli, bu evin çocukları bahçeye nasıl daha çabuk kaçabilir diye gecelerce düşünüp yaptığı ve dışarıdan baktığınızda sıradan diyebileceğiniz harika yaşam alanlarıdır.
 
 
Bir Arkadaşının Dilinden Sait Özdinç
 
Sorduğumuz soru (Sait Özdinç Kimdir ?)üç kelimeden oluşmuş olmasına rağmen arkadaşı onu hem gözlemleriyle,hem de birebir onunla olan sohbetleriyle onda bıraktığı duyguyu şöyle dile getiriyor.
 
Aslında nasıl anlatılır? İlk başlarda bilemedim. Bunun içindir ki karar verdiğimde dahi günlerce hiçbir şey yazamadım. Çünkü bu kadar güzel bir insan için ne yazılmalı. Kırmadan onu anlatmak ya da saygısızlık etmeden bir dost nasıl tarif edilir.
 
Hep söylerler güzel dostluklar kavga ile başlar diye. Dostluğumuz da yani kardeşliğimiz de öyle başladı. Kendisinin kente kazandırdığı yüzlerce yapıdan bir tanesi olan ve halk arasında da cam bina olarak bilinen Rüya Palaza  inşaat çalışmaları başladığında tanışmış olduk. Kentte yeni ve büyük bir bina başlatılmış. Gazeteci merakı ile kente yapılacak bu binanın temelden çatıya her evresini fotoğraflarını çekerek arşivlemek için inşaat alanındaydım ve fotoğraflar çekmekteydim. Yapının sahibi ile bölgede bulunuyordu. Her emek sahibi insan gibi oda kendi emeğinin belgelenmesini ve bu yapılırken kendisinden izinsiz yapılmasına karşı çıktı ve küçük bir tartışma ile başlayan ilk tanışmamız ilk çayla devam etti.
 
Bölgede bulunan aşiret yapısı ve büyük aile mensupluğu gibi kavramları ile sıkça karşılaşıldığı bir bölgede kendisi Hakkari’nin en köklü ailelerinden birisinin mensubu ve Sait Axa’nın torunu olduğu halde hiçbir zaman o büyük aile kibirliliğini göstermeyen, her zaman alçak gönüllü,  Ofisine gelen her kesim insana hizmet için kapıda karşılayıp, ne kadar yoğunluk olsa dahi, misafiri ile sohbetten çaya ve ihtiyaç duyacağı yardımı sunmak için her şartta kendisinden beklenenin çok fazlasını sunan bir dost.
 
Her zaman için sohbetlerimde azmin fotoğrafı olarak örnek gösterdiğim Sait Bey, hayat hikâyesinde de belirtildiği gibi bir arkadaşının lafına kızıp orta yaşın üzerine bir dönemde Mimarlık Fakültesine gitmesi, yetmiyormuş gibi, İnsanların Türkçeyi dahi 10 yaşından sonra öğrendiği bir bölgeden olmasına karşın İngilizce eğitimi ile mimarlık fakültesini bitirdi ve yüzlerce bina yapımına imza attı.
 
Meslektaşlarının dışında bir çizgiye sahip olan Sait Özdinç, benim açımdan kendisini anlattığımda ‘Bakın etrafta ne kadar aykırı, sıra dışı, özgün bina varsa onda onun imzası vardır’ demişimdir.
 
Hatta bu aykırı çizgilere örnek olarak şahsıma ait  evimin çatısını da gösterebilirim. 
 
Gerçekten Aile terbiyesinden tutunda, sosyal ilişkilerine kadar mütevazılığı bitirdiğine inanıyorum. Benim için her zaman dürüstlük ve samimiyet timsali olmuştur. Tanıdığım günden beri sosyal bir insan ve her zaman çok riskli bir işin  içinde olmasına rağmen hakkında negatif yorum yapan tek  Allah’ın kulunu göremedim bence bir insan için bu bile başlı başına bir kriter olmalı. 
 
Yaptırdığı işlerde hata yapan ustalara sinirlense dahi yapılan hatanın nelere mal olabileceğini çok nazik bir dile anlattığına çoğu zaman şahit oldum ve şaşırdım.
 
Karşısındaki insanı ikna etme yöntemleri her zaman için örnek alınacak bir yaklaşımı olan Sait Özdinç  için bizzat şahit olduğum bir anımla sonlandırayım. 
 
2011 genel seçimlerinde Kent milletvekili seçilen Bugün HDP Eş Genel Başkanı olan Selahattin Demirtaş ile kent için yapılacak birçok çalışmada gazeteci olarak hem kendisini hem de Demirtaş’ı yakından takip ettim.Yapılan ön çalışmaların ardından SİBAR OTEL de yapılan bir halk toplantısında Sait Özdinç  hazırladığı gelişim öneri projeleri için  toplantı bileşenlerine bir sunumda bulundu.  Ardından çalıştığım Ajansa haber yapmak için Hem Selahattin Demirtaş ile hem de Sait Özdinç ile röportaj yaptım ertesi gün Demirtaş kentten ayrılacaktı.
 
Aynı toplantının sonunda Sait Bey ile sohbet eden Demirtaş yanına çağırarak '' Bundan sonra Sait Beyin bu projeler ve devamında yapılacak çalışmalar hakkında söyleyeceği her şey benim ağzımdan çıkmış gibi yaklaşabilirsiniz ben bu konuda artık kendisine sonuna kadar güveniyorum ve sizde haberlerinizde de bu konuya bu şekilde yaklaşabilirsiniz.
 
Teyit amaçlı ille de bana ulaşmanız gerekmez Sait Bey demişse benim dediğimdir dedi. Bir insan bir parti genel başkanının bu güvenini kazanacak kadar kendisini tanıtmışsa bence bundan sonra söylenecek her şey teferruat olur. 
Herkese Sait Bey gibi bir dost bulmasını umut ediyorum ve iyi ki Sait Bey gibi bir tanıdığım, bir dostum, bir abim var.
 
 
Bir başka Dilden Sait Özdinç
 
Sait ÖZDİNÇ deyim yerindeyse 3 boyutlu zekâ işlerliğine sahiptir dersek tam tarifi olur yaratıcı ve mantıksal zekâ yanında üst perde’ den estetik zekasıyla bir bütünlük sergiler. Çok yönlülüğü tüm yaşamına yayılmıştır. Değişen zamanın şartlarına göre bu çok yönlülük ilaveler ile zenginleşmiştir. Sait ÖZDİNÇ kimi zaman bir davetin en şık Bayan’ın kıyafetinin tasarımcısı, kimi zaman da karın yağışını sanata Dönüştürerek kar’dan insan figürleri yaparak ulusal kanallar’ da haber olabilmektedir. Öğrencilik yılarında okul ’un basketbol takım kaptanlığının yanı sıra aynı süreç’te okul’un halk oyunları ekibi ile Türkiye şampiyonluğunda yarışan ekipte bulunmuştu.   İyi bir bağlama ustası iken Diğer taraf tanda Özellikle kara kalem olmak üzere muazzam bir ressam portresidir SAİT ÖZDİNÇ 1991 yılında Dekorasyonu ’nu yaptığı dükkanın vitrinine uyguladığı yağlı boya çalışmalarının 15 yıl sonra İstanbul Nişantaşı’nda ya da Beyoğlu’nda bir akım olacağı hesabı olmaksızın salt estetik bir zeka ürünü olduğu bir gerçekliktir.  Ancak asıl görevi olan inşaat alanında çok uzun yıllar çevresindeki meslektaşlarına model tasarımcı olmanın keyfine varmıştır.  Bu keyfi Azminin ve kararlılığının sonucu Evli ve iki çocuk babası iken Mimarlık fakültesini okumaya başladı ve kısa Zaman’da çalışkanlığı ve dürüstlüğün’ den dolayı fakültenin Sait Abisi oldu.  Fakültenin en kıymetlisi olduğunun mükafatıymış gibi fakülte bölüm başkanı Profesör hocasının Hakkari’ye gelip kendisini ziyaret etmesiyle bu keyfi katlayarak yaşamıştır.
Hakkari ilinin göze gelen yapılarının büyük bir bölümün de imzası bulunmaktadır. Bunları isimleri ile saymak doğru olmaz. Her yapısı onun için çok özledir;  Cam bina ( Rüya plaza) , Hakkari otogarı,  çeşmeler büyük veya küçük ölçekte konut yapıları ticari binalar,  yada kıyı da köşede olmasına karşın ilin en uğrak cafesi’nin bulunduğu kullanım alanlarında hayranlık yaratan bir çok yapıda imzası bulunmaktadır.
Genel bir ifade ile sanat ile de ağır basan tasarımda da belirgin bir fark yaratan estetiği ve zarafetiyle kendi şehrinin ölçeğinde  en üst düzeye çıkan bu konuyla ilgili her geçen zaman kendisiyle rekabet eden iletişim uzmanıdır. 
 
 
 
Sait Özdinç`in Sanat ve Edebiyat Yönü
 
 
Lise  eğitiminin sonlarına  doğru küçük  denemelerle  başladığı karakalem çalışmaları olsa da hiç bir sergiye  katılmadı ancak sergilenmeye değer birçok karakalem çalışması mevcuttur. Yine lise eğitiminin bittiği ilk yaz  tatilinde bir şeyler  yapma  isteğine  bir akrabasının evinde hiç de  değer verilmeyen  bir bağlamanın ona ilham olması üzerine  müzikle olan ilgisini  enstrüman çalma  boyutuna  taşımaya karar  verir ve bağlama ile   ilgilenmeye başlar ki  günümüzde Hakkari müziği adına bir çok çalışmayı şekillendiren bir kaç kişiden biri olan kardeşi Serdar ÖZDİNÇ müzik alanında onun öğrencisidir.
 
Sadece kendine özel kalmış, sergilemediği ama ciddi bir arşive ulaşmış fotoğraf denemeleri kendi içinde macro, doğa, ışık-gölge, yer yer minimalist yaklaşımlarla önemli bir fotoğraf arşivi oluşturmuştur. Bir dönem  şiir denemeleri yapmış onları da  henüz kendi hazinesinde  saklı tutmaktadır.
 
 HAKKARİ`DEKİ BELİRGİN KİMİ YAPILARI
 
1- RUYA PLAZA
2 -ŞEHİRLERARASI OTOBÜS  TERMİNAL BİNASI ( MİMAR EKİBİ İÇİNDE ) 
3 -TOPTANCI SEBZE HALİ  BİNASI
4  -SAİT ÖZDİNÇ   EVİ
5  -FARUK  KANAT  EVİ
6 - EKREMOĞULLARI  APT.  (PEOPLES  CAFE)
7 - HAKKARİ BELEDİYESİ  GELİŞİM ÖNERİ PROJELERİ
8 -HEKİM YILDIZ   EVİ
9 -REMZİ  KORKMAZ (LCW)MAĞAZASI
10-ERHAN KORKMAZ APT.
11-STAR  ERDAL İŞ MERKEZİ VE  APT
12- ALİ TERTEMİZ İŞ MERKEZİ
13-NECİP ÖZBEK  APT.
14 -HAMZA  GÜNDÜZ ÇATI MODEL ÇALIŞMASI
15 -HAKKARİ ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT  FAKÜLTESİ  DERSLİK BİNASI
16 -HAKKARİ PEHLİVAN MAHALLESİ KARŞIYAKA MEZARLIĞI ANIT ÇEŞME  YAPISI

Gold Firmalar